Astronom, matematikçi ve aynı zamanda dilbilimci olan Ali Kuşçu, 1403'te Semerkant'da doğdu. Uluğ Bey'in bir öğrencisi olarak, astrofiziğin doğa felsefesinden bağımsız gelişimi ile ilgili çalışmalar yaptı. "Astronominin Felsefeye Olduğu Düşünülen Bağımlılığı Üzerine" adlı tezinde Dünya'nın dönüşü için ampirik kanıtlar sağlamasıyla tanınır. Uluğ Bey Gözlemevi, Ali Kuşçu'nun kariyerinin dönüm noktası oldu.
Ali Kuşçu doğduğu yerden ayrılarak ve İran'a taşınarak Molla Cami'ye astronomi dersleri verdi. Bir süre Herat'ta görev yaptıktan sonra Semerkant'a geri döndü. Orada Ay ile ilgili yaptığı çalışmalarını Uluğ Bey'e aktardı ve Uluğ Bey, Kuşçu'nun bu çalışmalarından çok etkilendi. Uluğ Bey, onu o zamanki adı Semerkant Rasathanesi olan Uluğ Bey Rasathanesine atadı.
Uluğ Bey'in Ölümünden Sonra
Uluğ Bey'in ölümünden sonra Ali Kuşçu Herat, Taşkent ve son olarak Tebriz'e gitti ve 1470 civarında Ak Koyunlu hükümdarı Uzun Hasan onu Osmanlı Sultanı II. Mehmed'e vekil olarak gönderdi. O sıralarda Hüseyin Baykara, Herat'ta hüküm sürmüştü ama Kuşçu, Sultan Mehmed'in bilim adamlarına ve aydınlara karşı tutumu nedeniyle Konstantinopolis'i Herat'a tercih etti.
Eserleri Latince Diline Çevrildi
Kuşçu, o dönemin ünlü bilim insanı ve filozofu olan Nasîrüddin Tûsî'nin gezegen modelini geliştirdi ve Merkür için alternatif bir gezegen modeli sundu. Aynı zamanda Uluğ Bey'in Semerkand rasathanesinde çalışan araştırmacı ekibinin bir parçası olan ve orada derlenen Zij-i-Sultani'ye (yıldızların yerlerini ve hareketlerini gösteren cetvel) katkıda bulunan gökbilimcilerden biriydi. Ali Kuşçu, Zij'e yaptığı katkıların yanı sıra astronomi alanında ikisi Farsça, yedi tanesi Arapça olmak üzere dokuz eser yazmıştır. Kuşçu'nun iki eserinin Latince çevirisi, Aritmetik ve Astronomi Üzerine Yol, 1650'de John Greaves tarafından yayınlandı.
Ali Kuşç'nun En Önemli Eseri
Ali Kuşçu'nun en önemli astronomik çalışması, "Astronominin Felsefeye Olduğu Düşünülen Bağımlılığı Üzerine" isimli çalışmasıdır. Aristotelesçi düşüncenin astronomiye müdahalesine karşı çıkan İslam ilahiyatçılarının etkisi altında olan Kuşçu, Aristoteles fiziğini reddetti ve doğa felsefesini İslami astronomiden tamamen ayırarak astronominin tamamen deneysel ve matematiksel bir bilim olması görüşünü savundu.
Ali Kuşçu 16 Aralık 1474 yılında 71 yaşındayken İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur.