IQ testlerine uzun süredir aşinayız. Bu testlerin insan zekasının belirlenmesinde ciddi ve güvenilir bir yöntem olduğuna inanıldı. Pek çok kuşak “IQ testi geleneği” üzerine şekillenen okul müfredatlarında eğitim aldı. Öğrenciler zihinsel konumlarını bu testlerden çıkan puanlara göre kabul etmeye çalıştı. Öyle ki bu testlerde yüksek puan alan kişiler, düşük puan alan kişilerden daha zeki kişilerdi.
Fakat yıllar ve araştırmalar ilerledikçe zeka mefhumunun farklı boyutları da ortaya çıkmaya başladı. Zekanın tekil ve birkaç belirleyene göre ölçülemeyeceği düşüncesini destekler nitelikte, her insanda farklı oranlarda gelişmiş olan “zeka türleri” olduğu görüldü. IQ testlerinde ölçülen; analitik düşünme, problem çözme gibi yetenekleri kapsayan analitik zekanın yanında bir de duygusal zeka diye bir olgunun bulunduğu tespit edildi. İlki “Intelligent Quotient [IQ]” olarak sınıflandırılmıştı. Bu duygusal zeka da “Emotional Quotient [EQ]” olarak sınıflandırıldı.
Duygusal Zeka Hayatın Hangi Alanlarında Etkili?
Emotional quotient (EQ) adından anlaşılabileceği üzere duygusal zeka ölçeğidir. Bu ölçekte söz konusu olan, sosyal ilişkilerdeki yeteneklerimizi belirleyen zekadır. Düşünce süreçlerine etki eden duygular da, analitik yöntemlerle birlikte hesaba katılır. Bireyin empati yeteneğini, duygularını yönetebilmesini, yaşamdaki hangi olguya nasıl tepki verdiğini, verebileceğini veya nasıl vermeyeceğini belirleyen kapasitedir.
Nasıl IQ’su yüksek olan kişiler karmaşık problemleri çözebiliyorlarsa, EQ’su yüksek kişiler de durumları bütünsel olarak algılamakta, kendi kendilerini motive etmekte ve sosyal ilişkileri kavrayabilmekte, yürütebilmekte daha becerilidirler. Sözel zekanın, müzikal, görsel zekanın da kapsadığı pek çok “kavrayışa dayalı” edim EQ ölçeğinde değerlendirilmektedir.
IQ Testleri Tartışılıyor
Pek çok psikolog, eğitimci bu konuda benzer görüşlere sahip: Her çocuğa, çocuğun zihinsel gelişim koşulları hakkında herhangi bir veri olmadan IQ testi yapmak etik değil. Özellikle bazı okullarda IQ testleri ile öğrenci alımı yapılması büyük oranda eleştiriliyor. Konuya dair konuşan uzmanların üstünde durdukları nokta IQ testlerinin hiçbir işe yaramıyor olduklarını söylemek değil. Aksine, IQ testleri analitik zekamız hakkında bize güvenilir veriler verebilmektedir. Fakat bu testlerin, gerekli olabileceği durumlarda uygulanması gerektiği vurgulanıyor.
Özellikle çocukların duygusal uyum ve gelişim düzeyleri hesaba katılmadan, sadece analitik yönleri üzerinden bir değerlendirmeye tabii tutulmaları etik olmanın da ötesinde problemler barındırıyor. Doğru, bir çocuğa (veya herhangi bir kişiye) bir test sonucu üzerinden “zeki olmadığı”nı söylemek etik olarak anlaşılmaz. Fakat aynı zamanda bu yolla, çocukları tanımadan, kapasitelerini tam olarak görmeden onları yalnızca analitik zekalarına göre değerlendirmiş oluyoruz. Böylelikle, diğer yönleri çok daha gelişkin olabilen bir bireyin gelişim süreci de baltalanmış oluyor.