Uzay kirliliği, ilk düşünüldüğünde, bir tüketim sonrası ortaya çıkan ‘kirlilik’ şeklinde algılanabilir. Fakat aslında uzaydaki kirlilikten bahsedilen şey, tam olarak bu değildir. Uzay çöpü denildiğinde, genelde ifade edilmek istenen şey, uzaya fırlatıldıktan sonra kullanım amaçlarını dolduran uyduların bıraktıkları atıklardır. Miadını dolduran uydular bir zaman sonra atıl konuma gelip, yörüngesel çekim etkisiyle dünya atmosferinde yanarak yok olurlar fakat bu oldukça yavaş ilerleyen bir süreçtir. Bu süreçte de ne yazık ki geride bir atık bırakırlar. Aslında sadece uydulardan söz etmekle eksik bilgi veriyoruz. Dünya'nın çevresinde dönen ve artık bir işlevi olmayan, insan yapımı cisimlerin tümü uzay kirliliğine neden olmaktadır.
Uzay Kirliliği mi?
Şimdi soracaksınız, “dünyadaki çöpler bitti, bir de uzaydaki çöpleri mi düşüneceğiz” diye... Uzayın devasa, engin, bitimsiz bir boşluk olduğunu ve orada hayal bile edemeyeceğimiz kadar çok “boş yer” olduğunu göz önüne alırsak aslında haklı olabilirsiniz. Tam da bu şekilde düşünen şirketler, devletler, insanlığın işine yarayacak pek çok uyduyu uzaya göndermiştir. Bu uyduların da işlevlerini yitirdikten sonra nasıl olsa dünya atmosferine veya başka bir gezegenin atmosferine girip yok olacağını ve bir sorun olmaktan çıkacağını düşünmektedir.
Fakat uzay ne kadar büyük ve engin olsa da, bu “uzay kirliliği”nin bir sorun olmasını engellemiyor. Zira yörüngesel çekim etkisi altında, gezegenimize yaklaşan yüzlerce, binlerce uydu söz konusu. Bunlar çalışmalarını tamamladıktan sonra kontrol dışı kalıyor ve yörüngesel çekimin ve fiziksel olasılıkların etkisiyle çarpışıp enkaz halinde süzülmeye devam ediyor. Uzay enkazı da dediğimiz olgu aslında bu çarpışmaların etkisiyle ortaya çıkan parçacıklardır.
Uydularımızdan Artakalanlar
“Zaten atmosferde yok olacak olan uyduların parçacıkları niye sorun yaratsın?” diye soracaksınız. Yine haklı bir soru sormuş olacaksınız. Fakat mesele tam olarak bu parçacıkların, partiküllerin dünya yüzeyine düşmesi değil. Bunlar, parçalanmış ve dağınık halleriyle yörüngede kaldıklarında, halihazırda kullanımda olan uydulara zarar verebiliyor. Bu kullanımda olan uydular da, dünyada meteorolojik tahminlerden internet altyapısına kadar farklı etkinliklerimiz için işlev sağlamaktadır. Yani gezegenimizde uydular sayesinde kurduğumuz altyapı faaliyetleri ciddi ölçüde zarar görebilir. Günümüzün hızı hiç kesilmeyen dünyasında, önemli bir bölgenin internetinin tamamen kesildiğini düşünün… Bu ekonomik ve kültürel bir yıkım olacaktır.
Olası Riskler
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yayımladığı rapora göre, uzay kirliliği ve enkazının ileride beklenen sonuçları şöyle sıralanabilir:
- Hava tahmini, uzay tabanlı iletişim ve internet gibi önemli uzay uygulamaları kaybolabilir.
- Uluslararası Uzay İstasyonu'nda astronotlar için artan risk yüzünden kaybedilen yaşamlar artabilir.
- Yer bilimi ve iklim araştırmaları kesintiye uğrayabilir.
- Dünya’nın yörüngesindeki kirlilik ve baskılar artabilir.
- Sektördeki yatırımlarda ekonomik büyüme ve yavaşlama kısıtlanabilir.